‘İSTANBUL DEPREMİ, TRAKYA’YI CİDDİ ETKİLER’

JEOLOJİ Mühendisleri Odası Edirne temsilcisi ve jeoloji mühendisi Birey Yılmaz, İstanbul’un da bulunduğu degaje bölgeyi kapsayan Yıldız Küçük Asya kırık hattının 250 yıllık tekrarlanma periyodunu doldurduğunu belirterek değme periyot, seçkin saniye olacak gibi depreme hazırlanılması gerektiğini söyledi. Muhtemel İstanbul depreminde, Trakya’daki illerin ağırbaşlı etkileneceğini tamlayan Yılmaz, ” Kahramanmaraş’ta olan tıpkı depremde 300 kilometre ötedeki Diyarbakır’de tıpkısı bina yıkılabiliyor. Demek kim bunun etkilerini çokça mümasil kendisine düşünmemek geçişsiz. Yıkmacı etkilerinin haddizatında 200 kilometreye büyüklüğünde bastırık ettiği görülüyor. Bu birlikte şu anda Edirne ve Trakya bölgesi adına kısık etkisinin oluşacağı görülüyor” dedi.

TMMOB Yer Bilimi Mühendisleri Odası Edirne temsilcisi Fert Yılmaz, Gün Doğusu Küçük Asya fay hattı yerine nitelendirilen bölgede Kahramanmaraş merkezli meydana gelen, 10 ilin etkilendiği depremi değerlendirdi. bahis konusu fay hattının, İstanbul’un birlikte bulunduğu Yıldız Anadolu kırık hattını etkilemesinin beklenmediğini belirten Yılmaz, depremin tahripkâr gücüne dikkat çekti. Yıldız Rum kırık hattının 250 almanak yinelenme periyodunu doldurduğunu dahi kaydeden Yılmaz, beklenir İstanbul depreminde, Trakya’daki illerin da vahim etkileneceğine dikkat çekti. Yılmayan, “Oluşan yer sarsıntısı, Maşrık Anadolu kırık hattı adına nitelendirilen fayın olduğu bölgede oldu. Bu bölgede oluşan fayın, Kuzey Anadolu kırık hattında tıpkısı etkisi olmasını beklemiyoruz. Bölgemizin alelhusus yakınından sabık Şimal Anadolu kırık hattı, herkeste bire bir istifham işareti oldu. Böyle tıpkısı etki olmasını beklemiyoruz. Şu anda alelhusus Yıldız Küçük Asya kırık hattında beklenen daha iri ayrımsız İstanbul depremi adına nitelendirilen tıpkısı yer sarsıntısı bekliyoruz” dedi.

‘KUZEY KÜÇÜK ASYA FAYI 250 YIL TEKERRÜR PERİYODUNU DOLDURDU’

Değme fayın tipik yapısı olduğunu belirten Yılmaz, “Beher fayın kendine has karakteristik yapısı var ve kırıldığı noktalar var. Bu hassas noktalarında anlaşılan aynı müddet sonraları bire bir erke birikimi oluşuyor. Kuzey Rum kırık hattında, 250 yılda 1 tekrarlanma periyodu adına belirlenen aynı süreç var. Çıktı bu süreci doldurdu. 250 yıl denmesi, tekmil müddet doldu ve deprem gerçekleşecek mantığında değil, imdi sürecini doldurdu ve tamamlandı şeklinde düşünülüyor. Bu giderek olanaklı, şu anda benzer. Ondan hava biz buna hazırlıklı aynı şekilde olmak zorundayız. Bu erke boşalımı esnasında kırıcı tıpkısı ağırlık yaratacaktır” diye konuştu.

‘YAPILAN ÇALIŞMALAR 7’NİN ÜZERİNDE OLACAĞI YÖNÜNDE’

Kırılması muhtemel fayın üzerindeki enerji boşalımlarının bastırık edecek enerjilere göre değiştiğini kaydeden Yılmaz, “Bununla ilişkin yapılan çalışmalarda 7.2 ile 7.8 arasında değişeceğine dair değerlendirmeler var. Bunlar daim değişecektir. Yapılan çalışmalar neticesinde daima güncelleniyor ama 7’nin üzerinde olacağı yapılan çalışmalarda görülmüştür” dedi.

Türkiye’nin tıpkı hareket ülkesi olduğunu ve yerleşme yerlerinin akıllıcasına konumlandırılması gerektiğini tamlayan Yılmaz, “Biz, yerleşme yerlerimizi akıllıcasına yerlere konumlandırmalıyız. Çünkü tıpkısı deprem ülkesindeyiz. Bundan kaçacak ayrımsız noktada değiliz. Onun amacıyla rüçhan namına yerleşime uygun alanları tercih edeceğiz. Bunları kullanırken üstelik zeminle olan parametreleri haddinden fazla ferah incelememiz gerekiyor ve depreme olan uzaklıklarımız daha makro. Maalesef Türkiye’üstelik 18 mülk, hareket kuşağının üzerinde. Yani içerisinde fay hattı geçiyor ve bunlar etken faylar. 2013 yılında MTA’nın yayınlamış olduğu tüvana fay haritası var. Bunlar eke olaylar. Bunlar, herhangi bir insanın, her kişinin ferdî yerine açıp bakabileceği, nereden geçtiğini anlayabileceği haritalar. Bunlarla ilişik gereken çalışmaları esasta Elazığ depreminden sonradan nitelendirdik. Buna göre aynı yasa çıkması beklentimiz vardı. Maatteessüf o birlikte olmadı” diye niteleyerek konuştu.

‘DİRENÇLİ YAPILAR, DİRENÇLİ ZEMİNLERE KURULMALI’

Binaların hele alüvyon zeminlere konumlandırılmasının yeğleme edilmediğinin altını çizen Yılmayan, “Burada baktığımızda yerleşme yerlerinin alelhusus lığ zeminlerde, devam iriliğine sınırlanmış olarak yer şeş su seviyesinin efdal olduğu kesimlerde olmasını yeğleme etmiyoruz. Zira bu bölgelerde depremin sunu fazla bunaltıcı kendisine hissedildiği ve zamansal olarak üstelik henüz tafsilatlı sürebildiği; kayaç bölgelerinde ise bu sürecin henüz birkaç etkisi ve elan gücük sürede oluştuğu bilinmektedir amma bunların rehavet etmeyeceği, oraların henüz gani evet bile çokça daha dağ olduğunu dahi aracısız olarak söyleyemeyiz. Zira herhangi bir deprem olduğu devir etkisi farklı olacaktır. Cesim olan, dirençli yapılara mukavemetli zeminler haline getirip kullanılır halde tıpkısı yapı oluşturmamız lazım” dedi.

‘TRAKYA’DA CİDDİ ETKİSİ OLUR’

İstanbul’dahi beklenir 7’nin üzeri depremde Trakya’nın bile etkileneceğinin altını çizen Yılmayan, “Trakya’birlikte, oluşacak İstanbul depremine sunu ırak nokta namına Edirne merkezi gördüğümüzde 180 kilometre kabilinden tıpkı uzaklığı var. Burada üstelik aslında kabil adına domuzuna benzeri dublör oluyor, Kahramanmaraş’ta olan benzeri depremde 300 kilometre ötedeki Diyarbakır’bile ayrımsız bina yıkılabiliyor. Demek ki bunun etkilerini çok yakın adına düşünmemek lazım. Yıkmacı etkilerinin haddizatında 200 kilometreye kadar baskı ettiği görülüyor. Bu birlikte şu anda Edirne ve Trakya bölgesi olarak kısık etkisinin oluşacağı görülüyor. Geçmiş depremlerde bile 1912 Mürefte depreminde dahi kayıtlarında çok yavaş hasarlar olduğu görülüyor. O zamanlarda bir tane bükülmüş ve 2 bükülmüş binaların olmasına karşın can kayıpları ve birçok hasarlı yapıların olduğu görülüyor” diyerek konuştu.

Depreme seçme dolaşma gelişigüzel saniye olacak kabil hazırlanılması gerektiğini dahi tamlayan Yılmayan, “Aslında bu çabucak Kuzey Anadolu fay hattı değil. Sadece ona bakarak dahi konuşmamamız gerekiyor. Çünkü içerisinde bir nice bütün var. Kuzey Anadolu fay hattı, Şark Küçük Asya kırık hattı, Ege’da horst ve yer çöküntüsü sistemlerimiz var. Bunlar yoğun depremler üreten sistemler. Temas dönem, anbean, her saniye olacakmış kabilinden buna hazırlıklı olmalıyız. Toplumda dahi bu depremler sırasında neler yapılabileceği, afete karşı bittabi bire bir hareket etmemiz gerektiği öncelikli adına eğitimlerle verilmeli. Bunlar ivedilikle okullarda başlatılarak ders programlarına eklenmeli. İnsanlar, jeolojinin hangi olduğunu, depremin ne olduğunu, kayaçların hangi olduğunu bilmeli ki elan fazla bilinçlenerek bundan sonraki süreçlerde nerede, elbet, ne yaşayacağını, hangi ile karşı karşıya kalacaklarını bilmeliler” dedi.

Share: